DÖVİZ TUTMAK ENFLASYONUN KAYBINI TELAFİ EDER Mİ?

DÖVİZ TUTMAK ENFLASYONUN KAYBINI TELAFİ EDER Mİ?

Dövizdeki yukarı yönlü hareketlerle, hararetlenen piyasalarda tartışmalar başlar. Doların olması gereken gerçek değeri nedir? Mevcut seviye ihracatçıya mı, ithalatçıya mı yarar? Dövizdeki geçişkenlik, fiyatlara ve enflasyona ne derece etki ediyor? Bu arada yatırımcılar sürekli döviz almalı mı-satmalı mı sorusunun cevabını arıyor. Bütün ekonomi döviz fiyatlarına hatta dolara indirgeniyor neredeyse.

Türkiye’nin kurlarla olan mücadelesinde zaman zaman çok sert ataklar yaşanıyor. Son olarak Ağustos 2018’de yurtdışı piyasalarda 7,20 liraya kadar yükselen dolar kurunun ardından, hali hazırda 5,10’lar seviyesine dek süren bir düzeltme süreci izleniyor. Döviz fiyatlarındaki yükselişin hemen ardından, yüksek faizlerin, onun arkasından da yüksek enflasyonun geldiğini hepimiz yaşayarak öğrendik.

Acaba gerçekten döviz fiyatları çok yüksek ve TL aşırı değersiz mi? Yukarıdaki grafik doların TÜFE cinsinden ifadesini gösteriyor. Aylık bazda hazırlanan bu grafik 1980’lerden beri hep aşağı yönlü bir trend izlemiş. Dövizde yaşanan bütün hararete, bütün debdebeye rağmen, enflasyonun dövizi, yani doları dövdüğünü gösteriyor. Ta 1984 yılından, 2008 yılına kadar. Ara ara dolarda yukarı hareketlenmeler olsa da, 30 yılı aşkın bir süredir, her zaman enflasyon kazanmış. Dolara karşı da, borsaya karşı da, faize karşı da. Bir tek altın, enflasyona ezilmemiş ve getiri sağlamış, bir de 2010’dan beri izlenen konut fiyatları. İşin ilginç yanı biz halk olarak 2013’lere kadar enflasyonun düşüşte olduğunu zannediyorduk. Görünen o ki, enflasyon yükselirken dolardan daha çok yükselmiş, düşerken dolardan daha az düşmüş. Ancak 2008’den bu yana dolar, enflasyona karşı güçlenmeye başlamış.

Enflasyona karşı kendini korumaya çalışan halk, döviz tevdiat hesaplarına yöneliyor. Bankacılık sistemindeki toplam mevduatların yaklaşık yarısı döviz mevduatlarından oluşuyor. Ancak grafiğin söylediğine göre, döviz mevduatları da enflasyona karşı birikimleri koruyamamış. Enflasyon bir silindir gibi doları da ezmiş, geçmiş. 

Bu grafik ülkemizde neden tasarrufların gelişemediğini, neden yurtdışı tasarruflara muhtaç olduğumuzu da çok iyi anlatıyor. Bu dönemde enflasyona karşı getiri kazanamayan yatırımcılar, tasarruf yerine harcamayı tercih etmiş. Tasarruflar büyüyememiş. İçeride üretmektense, dışarıdan hazır alıp-satmak daha çok kazanç sağlamış. Geldiğimiz noktada, yüksek teknolojiye ayak uyduramamış, sanayisi küçülmüş ve dışa bağımlı bir ekonomiyle karşı karşıyayız. İthalat olmadan ihracat yapamıyoruz.

Grafikten geleceğe projeksiyon çıkarmaya çalışırsak, yeni bir dönemin hazırlıkları ve taban oluşumu izleniyor. Doların, enflasyonun tahtını salladığı, enflasyona karşı güçlendiği bir trende doğru yol alıyoruz. Hatta ilk dip dalgayı neredeyse tamamlamak üzereyiz. 2019-2020’de tabandan çıkış ve yeni bir trend başlangıcı görebiliriz. Teknik analiz açısından bir çanak oluşumu izlenen grafikte 0,017 seviyelerinin yukarı yönde geçilmesi, doların enflasyona nazaran daha güçlü olacağı uzun vadeli bir trendin başlama noktası olacaktır.  

Ama böyle bir trend pahalı döviz, pahalı tüketim demek. Bunu lehimize çevirip, yeni bir üretim sistemi organize etmek için kullanabilir miyiz? Ne dersiniz?

DEVLET KATKISI MEVZUATI VE FONLARDA DEĞİŞİKLİK

DEVLET KATKISI MEVZUATI VE FONLARDA DEĞİŞİKLİK

BES’E ÖZEL MEVDUAT OLUR MU?

BES’E ÖZEL MEVDUAT OLUR MU?